hemingway ve gellhorn ne demek?

Ernest Hemingway ve Martha Gellhorn İlişkisi

Ernest Hemingway (Ernest Hemingway), 20. yüzyıl Amerikan edebiyatının en önemli figürlerinden biri ve Martha Gellhorn (Martha Gellhorn) ise savaş muhabiri olarak tanınan önemli bir gazeteci ve yazardır. İkisi arasındaki ilişki, hem tutkulu bir aşk hikayesi hem de sanatsal ve ideolojik çatışmalarla dolu bir dönem olarak tarihe geçmiştir.

İlişkinin Başlangıcı

Hemingway ve Gellhorn, 1936 yılında Key West'te Sloppy Joe's Bar'da tanıştılar. Hemingway, o dönemde ikinci eşi Pauline Pfeiffer ile evliydi. Ancak Gellhorn'un cazibesi ve zekası Hemingway'i derinden etkiledi. Gellhorn ise Hemingway'in ünü ve macera dolu yaşam tarzından etkilenmişti. İkili, 1937'de İspanya İç Savaşı'nı takip etmek üzere birlikte İspanya'ya gitti. Bu dönem, ilişkilerinin hem güçlenmesine hem de ilk çatlakların oluşmasına neden oldu.

İspanya İç Savaşı ve İlişkinin Gelişimi

İspanya İç Savaşı, Hemingway ve Gellhorn'un ilişkisi için bir dönüm noktası oldu. Hemingway, savaşın acımasızlığını ve insanlık dramını eserlerine yansıtırken, Gellhorn da savaşın ön cephesinde muhabirlik yaparak adını duyurmaya başladı. Bu süreçte, ikilinin hem birbirlerine olan hayranlığı arttı hem de rekabet duyguları su yüzüne çıktı. Hemingway, savaşın kahramanı olarak görülmek isterken, Gellhorn da bağımsız bir gazeteci olarak tanınmak istiyordu.

Evlilik ve Küba Yılları

Hemingway, 1940 yılında Pauline Pfeiffer'dan boşandı ve aynı yıl Martha Gellhorn ile evlendi. Evliliklerinin ardından Küba'ya yerleştiler ve Finca Vigía adlı çiftlik evinde yaşamaya başladılar. Küba yılları, Hemingway'in en verimli dönemlerinden biri oldu. "Çanlar Kimin İçin Çalıyor" romanını bu dönemde yazdı. Ancak, Gellhorn, Küba'daki hayattan sıkılmaya başlamıştı. Savaş muhabiri olarak çalışmaya devam etmek istiyordu ve Hemingway'in gölgesinde kalmak istemiyordu.

İkinci Dünya Savaşı ve Ayrılık

İkinci Dünya Savaşı, Hemingway ve Gellhorn'un ilişkisi için sonun başlangıcı oldu. Gellhorn, savaşın en kritik bölgelerinde muhabirlik yapmak için can atarken, Hemingway de savaşın içinde yer almak istiyordu. Ancak, Hemingway, Collier's Weekly dergisi için muhabirlik yaparken, Gellhorn'un da aynı dergi için çalışması Hemingway'i rahatsız etti. Hemingway, Gellhorn'un başarısını kıskanıyordu ve onun gölgesinde kalmak istemiyordu.

1944 yılında, Gellhorn, Normandiya Çıkarması'nı izlemek için İngiltere'ye gitti. Hemingway, Gellhorn'un savaş bölgesine gitmesine karşı çıktı, ancak Gellhorn, Hemingway'in itirazlarına rağmen savaş bölgesine gitmeyi başardı. Gellhorn, Normandiya Çıkarması'nı izleyen tek kadındı ve bu başarısı, Hemingway'i daha da kıskandırdı.

Gellhorn'un Normandiya Çıkarması'nı izlemesinin ardından, Hemingway ve Gellhorn arasındaki ipler koptu. 1945 yılında boşandılar. Boşanmalarının ardından, Hemingway ve Gellhorn, birbirleri hakkında olumsuz açıklamalarda bulundular. Hemingway, Gellhorn'u "savaş heveslisi" olarak nitelendirirken, Gellhorn da Hemingway'i "maço" ve "egoist" olarak tanımladı.

İlişkinin Mirası

Ernest Hemingway ve Martha Gellhorn'un ilişkisi, edebiyat ve gazetecilik dünyasında iz bırakmıştır. İkisi de kendi alanlarında başarılı olmuş ve eserleriyle tarihe geçmişlerdir. İlişkileri, aşk, rekabet, kıskançlık ve ideolojik çatışmalarla dolu bir dönem olarak hatırlanmaktadır.

Hemingway ve Gellhorn'un ilişkisi, edebiyat ve sinemaya da konu olmuştur. "Hemingway & Gellhorn" adlı HBO filmi, ikilinin ilişkisini anlatmaktadır. Nicole Kidman ve Clive Owen'ın başrollerini paylaştığı film, eleştirmenlerden karışık tepkiler almıştır.

Hemingway ve Gellhorn'un ilişkisi, kadınların erkek egemen dünyada var olma mücadelesini ve aşkın karmaşık doğasını gözler önüne sermektedir. Gellhorn, Hemingway'in gölgesinde kalmadan kendi yolunu çizmiş ve savaş muhabiri olarak adını tarihe yazdırmıştır. Hemingway ise, Gellhorn'un başarısını kıskanmış ve ilişkilerinin sona ermesine neden olmuştur.

Sonuç

Ernest Hemingway ve Martha Gellhorn'un ilişkisi, 20. yüzyılın en çok konuşulan aşk hikayelerinden biridir. İki yetenekli ve hırslı insanın bir araya gelmesi, hem büyük bir aşkın doğmasına hem de büyük bir çatışmanın yaşanmasına neden olmuştur. İlişkileri, aşkın, rekabetin ve ideolojinin karmaşık bir karışımı olarak tarihe geçmiştir.

Kendi sorunu sor